31 Temmuz 2014 Perşembe

MASUMİYET ÇAĞI - EDİTH WHARTON

"Aşkın dokunuşlarla beslendiğini biliyordu; ama kemiklerinden bile daha yakın olan bu tutku, dokunmayı gerektirmiyordu."
"Oradaydılar: birbirine yakın ve güvende; ama farklı kaderlerinede bir o kadar bağlı. " 

Orijinal İsim : The Age of İnnocence
Yazar : Edith Wharton
Yayın Evi : Altın Bilek Yayınları
Çeviri : Gizem Genç
Sayfa Sayısı : 359
Tür : Edebiyat, Klasik, Aşk

****
Tanıtımdan :  Kendisini kıta Avrupa'sının kökleşmiş ve kemikleşmiş alışkanlıklarından soyutlayarak, yeni tarz bir yaşama biçimi ve yeni tarz bir sosyete yaratmak hevesindeki Amerikan burjuvazisi, kendilerine Avrupa'dan geçmiş pek çok alışkanlığı küçümserken, aslında benzer bir hayatın içinde yaşadıklarını bilmiyorlardı. 
Hayata bakışları da öyleydi. Bir kadın için en kötü evlilik dul kalmaktan daha iyiydi. Ama evlenilecek erkeğin duruşu, sosyal statüsü ve serveti, seçimleri zora sokuyor, bayanlar arasındaki rekabeti arttırıyordu. 
May, Archer ile evlenmek konusunda çok istekliydi; Archer'ın kalbi ise Madam Olenska'daydı ve onun kocasından boşanıp kendisiyle evlenmesi için elinden geleni yapıyordu. Madam Olenska ise, ne servetten vazgeçiyor, ne de Archer'a duyduğu sevgiden... 
Gizlice yapılmış anlaşmalar, kadınların ayak oyunları, gizli buluşmalar, küçük ama ayıp karşılanan tensel yaklaşımların gölgesinde var olmaya çalışan bir aşk... Ama kimin aşkı daha gerçekti? 
Hem kıtalar ne fark ediyordu ki? Aşk, Amerika'da da Avrupa'da da aşktı... 
****



Yazarın okuduğum ilk kitabı ve farklı bir kalemi oluğu inkar edilemez. Genel olarak çabuk sıkılan yada ayrıntılarla başa çıkamayan biri olan ben, Masumiyet Çağı'nı okurken 1800'lü yılların New York'unda, tüm o isimlerin, moda kurallarının, ünvan savaşlarının, nefretleri ve akrabalık ilişkilerinin.. Kısaca yazarın bu kadar çok ince detayı, bu kadar ustalıkla sıralayarak anlatabilmiş olmasına hayran kalarak okudum.  
İlk kez kitabın tanıtımını da ekliyorum. Bence kitap için biraz yanıltıcı olmuş gibi. 
Archer ile evlenmek için entrikalar kuran 'May' , ayrı olduğu halde ünvanı ve parasını kaybetmemek adına kocasından boşanmayan 'Madam Olenska'..
Archer'ın alışılmışın dışını özleyen ve özgür olmak isteyen ruhu.
 Tanıtımı okuyunca, beklediğimden farklı ve etkileyici karakterlerle karşılaşmak beni şaşırtsa da sevdim.
Kitap, sessizce gözlerde ve yüreklerde yapılan anlaşmalar, yarım kalmış duygulardan ibaret gibi..
Klasik tutkunları için bir ziyafet.
Son olarak değinmeden geçemeyeceğim, her bir detayın ayrıntılarıyla işlenmiş olduğu kitapta finali çok yavan buldum :P
Keyifli okumalar ^^

Puanım:




5 Temmuz 2014 Cumartesi

BENİM İÇİN ÖL - AMY PLUM


Ve sonra, kafamda ağır ağır şu iki kelime canlandıBen seninim!..


Kitabın Adı : Benim İçin Öl
Orijinal Adı : Die For Me
Yazar : Amy Plum
Serinin Adı : Revenants
Seri Kitap Numarası : 1
Yayıncı : Akılçelen Kitaplar
Çevirmen: Esra Çakıruylası
Tür : Paranormal, Genç Yetişkin, Romantik
Yayın Tarihi : Ocak 2012
Sayfa Sayısı : 351

***
Yine konuya balıklama dalma hakkımı kullanıyorum.Arka kapak yazısı yazmak tarzım değil ne yapabilirim :/
 Başlarda bana fena halde klasik tarz gençlik kitapları hatırlattığını söylemeliyim. Yabancı bir yere taşınmak zorunda kalmış, kendi halinde bakımsız, kitap ve sanat düşkünü, ergen olsa da yaşından fazlasıyla olgun davranan genç bir kız ve inanılmaz derece de yakışıklı ulaşılmaz bir çocuk.. (fantastik tarafı anladınız sanırım :P) 
 Hatta itiraf edeyim tahmin bile yürüttüm. Simdi kitap Paranormal ya, kız çocuğa aşık olacak, oda 'nayır aşkımız imkansız birlikte olamayız' tarzı bir şeyler söyleyecek, kız da kendini iyice harap edip aşk acısıyla kavrulacak falan filan dedim.
 Ops!!  Hiçbiri tutmadı. 
Öncelikle çok farklı bir kurgusu vardı. Fantastik karakterlerin hastası olan bana, yeni bir tür kazandırdı diyebilirim. Var olan bir türe yeni bir boyut kazandırmış ta olabilir, her neyse. 
Katie, anne ve babasını bir kazada kaybetmiş genç bir kızdır. Ablasıyla birlikte Fransa'da yaşayan babaanne ve dedelerinin yanına taşınırlar. Georgia, ne kadar aktif ve dışa dönük ise Katie'de tam tersidir. Georgia, ailesinin ölümünü geceleri dışarıda, yeni arkadaşlar  ve farklı mekanlarla unutmaya çalışırken, Katie ise girdiği depresyon yüzünden günden güne kötüleşir. Bir gün Georgia'nın sözünü dinlemeye karar verir ve tek dostu olan kitaplarını alarak, çıkıp dışarılarda bir yerler de, bir kafe de okumaya karar verir. Öyle de yapar. Gittiği kafenin ücra bir köşesinde, kahvesini yudumlayıp kitabına dalmak üzereyken tahmin edin kimle göz göze gelir. Evet, esas oğlanımız Vincent, göz kamaştırıcı yakışıklılığı ile tabiri caizse Katie'yi çarpar.. Klasik bir ilk görüşte aşk senaryosu diyebilirsiniz ama olay devamında patlak veriyor tabi ki. 
Bir gece yürüyüşe çıkan Katie ve Georgia'nın tesadüfen tanık oldukları şeyler sayesinde işler karışır. Gördüklerini anlamak için zeki kızımız Katie, ufak bir ajanlık girişiminde bulunur ve kendini bilmediği bir dünya ve farklı bir maceranın içinde bulur. Kurtarılan hayatlar ve iyilik adına feda edilen canlar.. Devamında gelişen olayların sizi sarıp, içine çekeceğine eminim. 
 Yerine getirmek zorunda olduğum sorumluluklar yüzünden sürekli okuyamasam da hiç 'nerede kalmıştım' dedirtmeyen bir kitaptı. Akıcı bir yazım+çeviriye sahipti. Sondan başlamasıyla ünlü biri olarak şunu da eklemeliyim ki kapağa bayıldım ^^ tek yadırgadığım kısım her şeyin aşırı hızlı gelişmiş olmasıydı sanırım. Belki kitabı sevdiğim için de bana kısa gelmiş olabilir, her neyse..
 Ve son olarak Fransa'nın tek sevdiğim yanı Peugot otomobilleri olmasına rağmen, bu kitap tüm ön yargılarımı yıkmış olabilir. 
İkinci kitap için sabırsızım ^^
 
Puanım: